“Ya! Ben bu yemeği yemeyeceğim!”
“Bir tadına baksaydın önce be yavrum. Sonra karar verseydin yiyip yemeyeceğine”
“Yemem ben bunu kusmuk gibi”
Önümde ızgara köfte ve bulgur pilavı duruyordu. Bulgur pilavının görüntüsü bana geçtiğimiz ay ağzımdan gelen mide içeriğimi hatırlatmıştı. Üstelik köfte de dâhil olmak üzere etle başım hiç hoş değildi.
Annem, “Peki o zaman ben bunu kaldırıyorum. Sanırım aç değilsin” dedi ve tabağı streçledi, buzdolabına kaldırdı. Anlaşılan kurtuluş yoktu. Babaannem de nerde kalmıştı, hala büyükdayımlardan dönmemişti. Şimdi o olsaydı kaşla göz arasında ekmek arası peynir mayonez kepçap falan sıkıştırıverirdi elime.
Bir saat kadar sonra gerçekten acıkmıştım ve mızmızlanmaya başladım. Annemle pazarlığa gittim. “Anne! Ben acıktım ama o şeyi yemek istemiyorum.” dedim. Annem, “O yemeği beğenmediğini farkındayım, ben de sana bulgur adam yaptım, istersen onu ye” dedi.
‘Bulgur adam’? O da neydi ki, merak etmiştim. Mutfağa koştum. Masanın üzerinde bir tabak duruyordu. Tabakta kocaman gözleri olan, yuvarlak yüzlü bir yaratık bana gülümsüyordu. Köfteden gözleri, yarım domates diliminden ağzı, maruldan saçları, iki küçük zeytinden burun delikleri, halka şeklinde kesilmiş biberlerden kulakları, çenesinde ise yoğurttan sakalı vardı. Tüm yüzü ise bulgur pilavından yapılmıştı. İştahla yedim bulgur adamı.
En sevdiğim pilavdır bulgur pilavı hala daha…
Anneler ile çocuklar arasındaki yemek yeme/yememe mücadelesi, bir güç gösterisine ya da meydan savaşına dönüşüyor kimi zaman. Fast food’un dayanılmaz cazibesi, kolaylığı, çocuğun yememekteki ısrar ve inadı, ‘yemezse zayıflar, gelişemez’ kaygısı tüm ailenin ağzının tadını kaçıran yemek savaşlarına yol açıyor kimi zaman.
Önce biyolojik yapımızı kavramamız gerek. Çocukta en çabuk duyarlılık kazanan tat duyusu ‘tatlı’ algısıdır. Bu nedenle de şekerli yiyeceklere pek düşkündür çocuklar. Dört temel (bazı kaynaklara göre beş) tadın karmaşasıyla oluşan karışık tatların algılanma süreci ergenlik ve sonrasına kadar devam edebilir. Bu nedenle karışık tatlar içeren kereviz lahana gibi yiyecekleri birçok çocuk ve çocukluğunda bir kez tatmış, beğenmemiş olan çoğu yetişkin sevmez. Ancak kereviz sevmeyenlere ya da çocuğu kereviz yemeyenlere, rendelenmiş ve suyu biraz elle sıkılmış kerevizi eşit ölçüde kese yoğurdu ve mayonezle karıştırarak salata ortasına koymalarını öneririm. Bu karışımı bir miktar sarımsak tozu ya da dövülmüş sarımsak, tuz, kırmızı toz biberle de tatlandırabilirsiniz. Hatta içine bir miktar toz haline getirilmiş ceviz attığınızda doyumsuz bir lezzet elde edersiniz. Mutlaka deneyin. Çocuğunuza ya da ısrarla hala kereviz yemeyen eşinize, bu karışımın içinde kereviz olduğunu söylemeniz gerekmez. Onlar size soracaktır zaten “Bu harika şey ne?” diye.
Yemek yemeye direnen bir çocuğunuz varsa aşağıdaki önerilerimi dikkate almanızı öneririm:
Olumsuz çekirdek inançlar gelişmesine yol açacak mesajlardan uzak durmaya çalışın. Örneğin;
Bir dirhem et bin ayıp örter.
Bu çöp gibi ayol kimse bunun yüzüne bakmaz.
Bu iştahsızlıkla kimse bunu almaz/kimse bununla evlenmez.
Çelimsiz bu oğlan kendini koruyamaz.
gibi…
Sağlıklı kalmanız ve sağlıklı nesiller yetiştirmeniz dileğiyle…